Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

The last message...

The day before the operation she wrote me and ask forgiveness for any known or unknown violations of my rights during our 20 years old friendship... And said "This operation will not result good, I am feeling, I think I am going, you will stay for long and represent the source of your spirit here on Earth, as you always did, for sure we will meet again." She was lying for almost 3 weeks unconsciously in the intensive care bed after the huge cancer operation. Nasal feeding tube was hurting her nostrils. It was moving up and down. Under the plasters which fixes the tube to nostrils small wounds developed slowly... Every 4-5 days I was asking her situation to family members, there was no change, her brain was damaged and she was unconscious, there was no hope ... I couldn't go to visit her in the hospital... Day by day I start to feel an unbearable itching inside my nose, later small wounds appear on both sides of my nostrils... There was no reason, the itching and wou

Türkçe'deki "can" ve "eş" sözcüklerinin birbiri ile ilişkileri ve etimolojik evrimi hakkında

Resim
Türkçe Ural-Altay dil ailesinin bir üyesidir. Altay dil ailesi aşağıdaki dilleri içerir: Türkçe (Türkiye, Kırgız, Uygur, Azerbaycan, Kazak, Türkmen, Tatar, Ozbek vb lehçeler) Moğolca, Tunguzca Korece japonca (tartışmalı) Bunlardan Türkler, Moğollar ve bir kısım Tunguzlar Gök Tanrı dini adlı ortak bir tarihi şamanik inanca sahiplerdi.(3) Bu şamanik inanca göre herbir canlı ve canlıların bulunduğu göl, dağ gibi mekanlar "can" (tin) denen ruhlara sahiptiler. Can bir bedene yaşam veren ruhtu. Tüm canlılar insanlar, hayvanlar, bitkiler tümü aynı tür cana sahipti ve aslında sadece canların bulundukları bedenler farklıydı. Bu inanca göre göller, denizler, dağlar dereler de diğer canlılar gibi can sahibiydiler. (3) Eski Türkçe'de can kelimesinin karşılığı "tin" veya "tın"dır. (1,2) Bir insan veya hayvan hatta bir bitki öldüğünde hala güncel Türkçe'de kullanılmakta olan "canı çıktı" deyimi ,  canı bedenlere girip ölümle de çık

About the word "Can" and "Eş" in Turkish and ideas about their etymological evolution

Resim
Turkish is a part of the Altaic language group which sometimes also related to the bigger Uralic-Altaic group. Altaic group consists of , Turkish (with the dialects of Turkiye, Kırgız, Uygur, Azerbaycan, Kazak, Turkmen, Tatar, Ozbek etc.) Mongolian Tunguz Korean japanese Of these Turks, Mongolians and Tunguz has the same historic shamanic belief the Tengri religion. In this shamanic belief every living being or the other things which has living beings on/in them (like a mountain) has a kind of spirit which is called "can" ("tin" in old Turkic) , this "can"  is the spirit which makes a body alive. It is believed that the "can" of every living being is the same type and they are here on Earth as different representations in different bodies. In this concept a mountain or a lake are also living beings those have "cans". A human has the same type of "can" of a tree or of an animal. When someone is death it is also

Farklı Engramlar Kuramına Giriş, Bilim ve Teknik Mart 1995

Resim
Aşağıdaki makalemi yıllar önce, 1994 yılında üniversitede öğrenciyken yazmıştım. 9 ay bilim kurulunda bekleyip, epeyi bir sansüre uğradıktan sonra Bilim ve Teknik Dergisi'nde yayınlandı. Anlatılan temel şey aslında her birimizin sinir sisteminin kendi algısal evrenini yaratttığı ve bu algısal evrenlerin kişiye özel olduğu, herkesin en temel algılarının bile tamamen farklı şekilde kişisel bilinçalanlarında yeralabildiği olgusu. 20 yıl önce bu konular bilim dünyası için oldukça yabancıydı :) İlerleyen zaman içinde bu teorimi temel alan yeni makaleler de hazırlıyorum.

Varlığımız nerede?

Resim
Vücutlarımız aslında derin varlığımızın sadece bir kısmını oluşturmakta ve varlığımız 3. boyutun ötesine yayılarak sonunda evrensel birliğe bağlanmaktadır. Uzay ve zamanı 3 boyut ve sinir sistemimizce sıralanmış olaylar zinciri olarak algılıyoruz. Tek boyut bir çizgi, 2 boyut bir bir kağıt gibi düzlemle ifade edilebilir. Vücudumuzdan 2 boyutlu bir goruntu aldığımızda aşağıdaki örnekler gibi bir kesit elde edeceğiz. Yukarıda gördüğünüz  kesitlerden ilki böbreklerin alt ucundan geçmekte, ikincisi ise akciğerlerin üst loblarından alınan bir kesiti göstermektedir. Ne ilkinde tam bir böbrek görebiliyoruz ne de ikincisinde akcigerleri veya yanda duran kolları... Böylece alacağımız her iki boyutlu görüntü aslında bütünün sadece bir kısmını gösterecek ve bunlardan bir çoğunu doğru bir şekilde yanyana getirirsek 3 boyutlu bütün hakkında bir fikir verecektir. İki boyut algılayan 3. boyutun "hesaplanması" fonksiyonu sinir sisteminde bulunmayan bir canlı, bir